Hürriyet

28 Mayıs 2014 Çarşamba

Resim sergisi

Eda resim yapmayı, dans etmeyi özellikle de konuşmayı çok seviyor. Kendisi hiç susmaz hatta uyurken bile konuşur. Doğduğu andan itibaren sürekli sesler çıkartmaya başlamıştı, hızla ve oldukça da güzel konuşmuştu. Öyle yarım yamalak ve yanlış söylemeler olmadan başlamıştı konuşmaya.
Sonrasında, yavaş sayılacak bir hızda başladı yürümeye. Neredeyse 1,5 yaşına yaklaşıyordu kendi kendine güvenle yürümesi. Oysa 9 aylıkken ayaklanıp başlamıştı parmaklarının üstünde sıralamaya, koltukların, masanın tepesine çıkıp inmeye. Ama kendini toparlayıp, kendine güvenip yürümesi zaman almıştı. Ama yürümeye başladığı andan itibaren aslında koşmaya ve dans etmeye başladı demek daha doğru olur.  Şimdi 5,5 yaşında ve yürümüyor, koşuyor.
Derken televizyonda bir çizgi film bulduk. Angelina Ballerina. Bir balerin fare ve konservatuardaki fare arkadaşları ile bale ve müzik sınıflarındaki maceralarını anlatan bir çizgi film. Böylelikle dans eşittir bale oldu. Filmdeki farenin yaptığı bale hareketlerini yapmaya başladı, derken kendi kareografisini yaratıp bize sürekli bale resitali verdi. Durum böyle olunca zamanı gelince tuttuk elinden gittik bale okuluna. 2 senedir büyükmbir mutlulukla devam ediyor bale derslerine.
Ve elimiz kalem tuttu, evin her yeri resim defteri ve renk renk çeşit çeşit boya kalemleri ile doldu. Önce duvarlar tuvali oldu, sonra bir şekilde öğrendi duvarları kullanmaması gerektiği ve resim defterleriyle devam etti resmetmeye. Son zamanlarda özellikle şu kare not kağıtları var ya onları kullanıyor resimler yapmak için. Ve yapılan resimler hep saklanıyor, kutular kutular kutular dolusu resimlerimiz var sakladığımız. Sonunda bir sergi yapmaya karar verdi. Bunun çocukça bir plan olduğunu düşünüyorduk ve tabi tabi diyorduk. O davetiyeler hazırlıyor, kimlere vereceğini listeliyor ve davette neler ikram edeceğimizi bile planlıyordu.
Sonra bir akşam en yakın arkaşlarını ve dayısıyla yengesini ki kendisini "dostu" olur ertesi günkü sergi açılışına davet etti. Ciddi ciddi telefon etti ve sergisine davet etti. Annecim dedim böyle davet mi olur hani bunun ikramları deyince de, ben yarın okuldan gelene kadar sen yaparsın oldu cevabı.
Babasıyla resimleri astılar duvara, ben yaptım börekleri kekleri ve okuldan geldikten sonra parti kıyafetini giyip sergisini açtı kızım.


Ne hikmet sadece sizinle paylaştığım bu iki kare resimi çekmeyi akıl etmişim. Maalesef daha fazlası yok elimde. Gerçekten üzgünüm. Bu özel güne ait duygularım üve anılarım kadar onun için saklayabileceğim daha çok görselim olsun isterdim.
Bu arada söylemeden edemeyeceğim. İki yanda yerleşmiş olan tualler benim portrelerim....

Bugün bir yazı okumuştum * çok hoşuma gitti ve tam yeri geldi diye düşünürek paylaşıyorum.


... Şöyle demiş Sue Fitzmaurice, ben de senin için yazıyorum Edam’m: To my daughter: If I could give you one thing, it would be to see yourself through my eyes; then you’d see how amazing you really are**
**http://asliveselin.com/benim-gozlerimden-sen/
*Kızıma: Sana tek bir şey verebilseydim, bu kendini benim gözlerimle görebilmen olurdu; böylece gerçekten ne kadar büyüleyici olduğunu görebilirdin

Seni seviyorum Eda'm, sen hayatımda aldığım en güzel en özel hediyesin. Rabbim'e şükürler olsun ki senin annen olmayı bahşetti bana.... Yolun da bahtın da açık olsun, şansın yanından hiç ayrılmasın.

Sevgiye kalın....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder